Yer bilimci Naci Görür’den vatandaşa çok konuşulacak çağrı: Deprem konusunda ciddi planı olmayana sakın oy vermeyin
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, devletin en önemli konusunun insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Depremlere karşı önlem alınmasına dikkat çeken Görür, “Lütfen, Allah aşkına bu seçimden başlamak kaydıyla hangi partiye, hangi inanca, düşünceye sahip olursanız olun herhangi bir parti sizin de sevdiğiniz olsa bile deprem konusunda insanlarımızın can güvenliği konusunda ciddi planı, iradesi olmuyorsa sakın ona vermeyin” çağrısını yaptı.
İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenen ve dördüncü gününde “Doğaya Davet” oturumuyla İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi devam ediyor. Bugünkü oturumda yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’de kentlerin deprem dirençli hale getirilmesi gerektiğine vurgu yaparak altı temel konu üzerinden anlatım yaptı.
Depremin partiler üstü bir mesele olduğunu söyleyen Naci Görür, önlem almayan yöneticilere oy verilmemesi çağrısı yaptı. Görür, “Birçok seçim geçti. Meydanlar tıklım tıklım doldu. Ateşli nutuklar verildi. İnanılmaz alkışlar oldu. Her şey istenildi. Hiçbir kimse bir tek pankart bile kaldırmadı Allah rızası için ‘Depremde ölmek istemiyoruz, deprem bizim kaderimiz değildir’ demedi. Bir gece 60 bin insanımızı toprağa veren bir millet olarak ya nasıl bu konuya bu kadar uzak durabiliyoruz? Sahi nasıl bu kadar uzak durabiliyoruz? Bundan daha önemli ne var?” dedi.
Görür, “Devletin en önemli konusu bu değil mi Allah aşkına? İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? Öyle bir devlete de gerek var mı? Bu devletin de bu toprakları biziz, millet, bizleriz. Güç de bizim elimizde. Çünkü biz el kaldırdığımız, oy kullandığımız zaman biri iktidara geliyor, indirdiğimiz zaman sandığa gömülüyor.” ifadelerini kullandı.
Görür, şunları söyledi: ” Deprem partiler üstü bir konudur. Siz herhangi bir partiye gönül verebilirsiniz. Saygı duyarım, başımızın üstünde yeri var. Ama bir bilim adamı olarak söylüyorum, asla da bir siyasi tarafım olmadı. ve size diyorum ki lütfen, Allah aşkına bu seçimden başlamak kaydıyla hangi partiye, hangi inanca, düşünceye sahip olursanız olun herhangi bir parti sizin de sevdiğiniz olsa bile deprem konusunda insanlarımızın can güvenliği konusunda ciddi planı, iradesi olmuyorsa sakın ona vermeyin. Ancak bunu yapabiliriz.
Bir yer bilimci olarak bir karar aldım. Artık gerek duymadıkça özel sorular sorulmadıkça deprem, fay, deprem nerede olacak, nasıl olacak, hangi fay kırıldı, hangi fay kırılacak konusunda konuşmuyorum. Elbette ki önemli, ama ben diyorum ki onlar akademik dünyanın işi, bırakın akademik dünya onu tartışsın. Bugüne kadar onları tartıştık, geldiğimiz nokta şu; işte bu son deprem
Görünürde 50 bin, muhtemelen çok daha fazla insanımızı bir gecede, bir dakikada toprağa gömdük. İşte depremin sonucu bu. Bu deprem biliniyordu. Bize Marmara Depremi’ni sorduktan sonra basın mensupları ‘Hocam bundan sonra Türkiye’de nerede deprem bekliyorsunuz’ diye, parmağımızı şöyle yumar, Maraş… Sayardık. Bu parmak bitti artık, Maraş oldu.
1999’dan sonra Maraş depremi geliyor diye çok arkadaşımız, yer bilimciler bunları söylediler. Ben de dahil olmak üzere. Ben hatta 3 Şubat’a kadar söyledim. 6 Şubat’ta Maraş depremi oldu. Çok yazdık, çok çizdik. Sonuçta bu sahneyi görünce anladık ki biz hiçbir yerden duyurmuyoruz. Sesimizi duyan yok. Göçük altından bağırıyoruz ya ‘sesimizi duyan var mı’ diye. Bizlerin sesini duyan maalesef yok. Eğer olaydı bugünkü sahne olmazdı. Bugünkü sahne, aklı başında bir ülkede olsaydı ciddi bir demokratik, aydın bir ülkede olsaydı bugün çok şey değişirdi. Hiçbir şey eskisi gibi olmazdı. Ama bakın değişen hiçbir şey yok. Yavaş yavaş da onu unutacağız, hele birkaç ay daha geçsin.”